Ben İsmail. Lambrini’yi kurarken tek derdim, sadece bir ürün değil, bir his tasarlamaktı. Cappadocia’nın taş dokusu, ışığı ve doğal yaşama uyum sağlamış estetiği beni her zaman etkiledi. Lambrini de tam bu ruhun modern yorumunu taşıyor.
Doğal malzeme ve metalin, ışıkla kurduğu ilişkiyi seviyorum. Bizim işimiz obje üretmek değil, evlere karakter katmak. Her ürünümüzün arkasında bir hikâye, bir anlam var. Lambrini’de her şey işlevle estetiğin dengesine dayanıyor.
Bugün küçük detaylarla başladık; mumluklar, tepsiler, dekoratif objeler… Yarın mobilyaya, aydınlatmaya ve daha büyük hikâyelere geçeceğiz. Ama hep aynı çizgide kalacağız: doğal, sade, modern ve ruhu olan tasarımlar.
Lambrini, evinizi değil, hayatınızı tamamlayan bir detay.